12 Mayıs 2014 Pazartesi

UYKUYA HAZIRLIK


Gecenin kapısını üzerinize kitleyen biri oldu mu hiç? Kilitledikten sonra o canavar adımların sesinin giderek azaldığını ya da... Böyle bir şeyi yaşadınız yada hissettiniz mi?

Kendini kilitlenmiş bir odada ya da hücrede nedensiz bulmak çok garip. Heyecanlı. Gerilim yüklü. Korkutucu. Böyle işte. Sıkışıklık. Karabasanların uğrak mekanı haline gelme.

Nedensiz. Sebepsiz.

Sıkıcı. Ve de ölümcül.

İyi bir şey yaptığını sanırken. Deli gibi binlerce kelimeyi gözlerinle taciz ederken.

Ve uyku. Tek gerçek. Yarına uyanmanın en iyi yolu.

Yarın. Gelecek. Plansız gelecek. Hazır gelecek.

Ve gerçekten uyku...

TATLI VE DOLGUN BAKIŞLAR


Kitaplar arasında usulca dolaşırken, tatlı ve dolgun bir bakışın üzerinde olduğunu hissetme. Gerginleşiyorsun. Ona bakmak istiyorsun ama yanlış anlayacak diye korkuyorsun da. Kafanı ona doğru çeviriyorsun. O, kafasını başka yöne çeviriyor. Utanıyor belli ki. Okuduğu kitaba gömülüyor birden. Ve kelimeler arasında boğulduğunu görüyorsun.

Elinde dört kitap. Kalın ve merak uyandırıcı. Ödünç alma işlemlerini yapmak üzere görevlinin yanına gidiyorsun. Tatlı ve dolgun bakışları yokluyorsun arkanı dönüp. Gözlerinin bir kısmını kelimeler, diğer kısmını da sana odaklamış.

Sonra onu en rahat görebileceğin masaya oturuyorsun. Ve bu yazıyı yazıyorsun...

REKLAM


Seni yaşatmayıp ömründen biraz daha alacak alan kolanın reklamı. Birinden duymuştum; kötü bir yazar ama iyi bir reklamcı: 'Reklam, her zaman yalandır.' Bu doğru. Harfi harfine. Reklamın iyisi kötüsü olmaz derler ya, doğru aslında. İnsanları en iyi nasıl kandırabilirim sanatının diğer adıdır bence. Bence değil, herkesçe...

Kocaman panolarda ismini gördüğünüz yazarın kitabı; yazarın ismi gibi kötü. Otuz liraya yakın olan kitabın fiyatı da tam bir ironi. Çık çıkabilirsen işin içinden. Bir insanın kustuğuna para verip yemeye benziyor bu.

Kendine bakmak da önemli aslında. Sorgulamak. Olmayan kitabının reklamı... Onun hiç yoktan kitap yazacak kadar müsvettesi var. Ya senin? Çok müsvetten var ama kitap olacak kadar yok. Bir reklam ajansını mı aramalıyım?

8 Mayıs 2014 Perşembe

MAVİ VE KIRMIZI



Elmacık kemiğinin mideyi alevlendirmesi. Dokunduğun et parçasının seni planladığın işten alıkoyması. Gökyüzünün mavi olduğunu unutman.

Ne yapabilirsin ki böyle bir durumda? Kendini bir köşeye kıstırılmış hissetmek mi? Hayır, bu değil. Özgürlüğünü sonuna kadar yaşaman mı? Hayır. Bu hiç olamaz. Kafanı kaldıramayacak kadar kör olman, özgürlüğünü kaybetmendir bir bakıma.


En iyisi salıvermek kendini. Ölüm akıtan şelaleden bırakmak kendini sonu görünmeyen ruhsuz suya. Kelepçeleri çözmek bileklerindeki. Olmayacak bir duaya amin mi demek bu şimdi? Hayır; gökyüzünün mavi olduğunu yeniden hatırlamandır.
Bu blogta yer alan yazılar üzerindeki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu altında düzenlenen tüm maddi ve manevi haklar eser sahibi olan Ahmet Kaya'ya aittir. Söz konusu içerikler eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, işlenemez, değiştirilemez veya başka internet sitelerinde ya da basılı veya görsel yayın yapan diğer mecralarda yayınlanamaz.