Ruh yorgunluğuyla gecenin bitmesini beklemekteyim. Bedenim yarım saat sonra gelecek olan günün heyecanını taşımıyor. Bu halleri uzun zamandır yazamayışıma borçluyum herhalde. Günün ortasında üzerinize çöken bir karabasan etkisi. Siesta yapamamanın üzüntüsü. Tatlı rüyalara ulaşamamanın kırgınlığı.
Yeni aldığım bu ufak defter yüzüme teker teker vurup gösterdi gerçek vicdan azabını. Kolu bacağı olmayan bir dilenciye cebinizde para olmadığı için verememek değilmiş vicdan azabı; yazamamakmış.
Şimdi yazıyorum. Kalemi kağıdı yaşıyorum. Tıraşlı yüzüme sol elim dayalıyken, sağ elim kağıda hükmetmeye çalışıyor. Bunu becerip beceremediğimi bilemiyorum. Ama vicdan azabımı yerle bir ettiğimi biliyorum.
Gece beni içine çekiyor. Erken uyanmanın uykusuzluğu eşliğinde yapıyor bunu. Gözlerim yarı açık, dilimi ağzının içinde hayal ederken dünyayı kurtarıyorum. Rüyalar ve kabuslarla dolu geceye yatağın içine girerek dalıyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder