10 Şubat 2014 Pazartesi

SAHTE



Kalın camlı gözlükleriyle kutsal kitabı okuyordu. Anlamını bilmeden arapça kelimelerin arasında müthiş feyz alarak dolaşıyordu. Ona baktığımı kalın camlı gözlüklerini aşağıya indirdiğinde gördü:

"Sen de oku. Okumak sevap" dedi.

Çok ciddiydi söylediklerinde. Onu tanımayan biri 'Allah'ın askeri' diyebilirdi. Ve onu dini bütün bir müslüman olduğunu da söyleyebilirdi.

Kutsal kitabı, göbeğinden aşağıya gelmeyecek yükseklikte tutarak kitaplığın en üst bölmesine koydu. Bilgisayarının açma tuşuna bastı sonra. Sabırsızdı. Sinirli gibiydi. Sanki terlemeye başlamıştı.

Bilgisayar açıldığında masaüstüne kısayol olarak kaydettiği bahis sitesine fareyi kırarcasına iki kez bastı. Açılan sitede kullanıcı adı ve şifresini girdi. Yaptığı kupon patlamıştı. Üstelik bütün maaşını oraya basmıştı. Yakınıyordu. Gözleri dolmuştu. Ben olmasam, belki de ağlayacaktı.

Sonra ezan okunmaya başladı.

"Abdestimi tazelemem gerek" diyerek lavaboya koştu. Bir dakika sonra yanımdaydı. "Sen de geliyor musun?" diye soru sormak için soru soran biri gibi sordu. Cevap vermedim.

Kapıyı hızlıca çarptı. Merdivenleri hızlıca indi. Ezan sona erdi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu blogta yer alan yazılar üzerindeki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu altında düzenlenen tüm maddi ve manevi haklar eser sahibi olan Ahmet Kaya'ya aittir. Söz konusu içerikler eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, işlenemez, değiştirilemez veya başka internet sitelerinde ya da basılı veya görsel yayın yapan diğer mecralarda yayınlanamaz.