Pazar tıklım tıklımdı. Fakat kimse bizim 'Buz Gibi Soğuk Su'yumuzdan içmek istemiyordu. Bizi gören adımlarının yönünü değiştiriyordu. Artık bağırmıyorduk. Ayhan da pes etmişti ben de. Herkese lanet okuyup, 'Buz Gibi Soğuk Su'larımızı alıp eve gitmeye karar verdik.
Tam pazardan çıkmak üzereyken, Murat abi seslendi arkamızdan. Üç bardak kendisi, üç bardak ta arkadaşları içti. Ne kadar mutluydum. Ticaret kodlaması daha kundaktan çıkmadan beynine işlenen bir Kayseri'li özgüveni oluşmamıştı ama yine de bir gurur seziliyordu ve akıyordu terimle birlikte plastik şişenin üzerine.
Ayhan da hiç satamamıştı üstelik. Hiç acımamıştım. Hiç bölüşmemiştim paramı onunla. 'Çalış seninde olur' gibi aptalca bir nasihat de vermiş olabilirim, sanki o başka bir şey yapmış gibi.
Eve dönerken 'Buz Gibi Soğuk Su'larımızı kafaya dikip ilk ticaret günümüzü kutladık sonra.
Bir daha hiç denemeyecektik oysa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder