16 Ocak 2014 Perşembe

SIKICI HIÇKIRIK



Hiç beklemedim anda misafirin gelişine sıkıldığım gibi sıkıldım şimdi.
Kalbim sanki yerinden çıkartılmış ve onu avuçlayan bir doktorun elinde.
Ruhum bedenimi seyrediyor uzaktan. Kolumu kaldıracak komutu göndermiyor.
Sokaktan geçen çocukların arsız çığlıkları.

Anlıyor musunuz beni? İşte böyle boktan her şey şimdi.

Uzaklardan gelen bir ilkokulun zili ruhuma yeniden kavuşmamı sağlıyor.
Ve kalem.
Kalem de bu boktanlığı kağıda geçirelim diyor beraber.

Her şey sesli.
Her şey rahatsız edici.
Ruhumun neden sıkıldığını ve yerinde durmak istemediğini anlıyorum.
Kocakarıların aptalca haykırmalarına kim dayanabilir ki?
Ya küfür etmeyi yeni öğrenmiş çocuğun art arda sıralaması dudaklarının arasında o ağzına hiç yakışmayan küfürleri.

Ve bebek.
Ağlıyor hunharca.
Pişkince.
Onu susturmaya çalışmak, susmayacağını bildiğin halde.
Bir çarşaf içinde sallamak onu sonra.
Sustuğunu görmek.
Aptalca senin sakallarını izlediğini görmek.
Yüzünü kaçırmasına aldırmadan öpmek onu.
Ve uyumasını, gözlerini kapatması seyretmek,

hayatın bütün boktanlığını unutarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu blogta yer alan yazılar üzerindeki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu altında düzenlenen tüm maddi ve manevi haklar eser sahibi olan Ahmet Kaya'ya aittir. Söz konusu içerikler eser sahibinin izni olmadan kopyalanamaz, çoğaltılamaz, işlenemez, değiştirilemez veya başka internet sitelerinde ya da basılı veya görsel yayın yapan diğer mecralarda yayınlanamaz.