Loş ışıklı bir mekanın siyah, kalın kapı camı.
Görmüyorum.
İlk dizim çarpıyor. Sonra camı yarıp içinden geçiyorum. Gözüm kararmış, görüntü yok. Ayaklarım titriyor.
Gözlerim açılıyor.
Etrafımda mucize gören kalabalık. Ağızları açık seyrediyorlar beni. Ve yerde bulunan kırık kalın büyük camları gösteriyorlar işaret parmaklarıyla birbirlerine.
Sonra tekrar bana bakıyorlar.
"Allah korumuş" diyorlar.
Ben konuşamıyorum. Kendimde miyim, onu da bilmiyorum.
Dükkan sahibi geliyor sonra. Camı nasıl taktıracağımı soruyor. Camcı getiriyorum o halimle. Takılıyor. Sigorta karşılıyor.
Ben ödemiyorum. Mutluyum.
Ama pantolonum yırtılmış. Kocaman bir kesik. Yırtık.
Ah! Lanet olsun. Keşke ölseydim. O benim en sevdiğim pantolonumdu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder